9 Temmuz 2013 Salı

Rusya ne istiyor?

Bismillahirrahmanirrahim
Şu deli Peter dedikleri Rus imparatorun hedefi Rusya’yı dünyada bir numara yapıp dünyaya hükmetmekti. Şimdi Avrupa ve Asya arasında tutulmuş durumdalar ama hayalleri sıcak denizlere varmak.

Ve Rusya çok iyi biliyor ki, kim orta doğuyu kontrol ederse üç kıtayı Avrupa, Asya ve Afrika’yı kontrol eder. Orta doğu hem zahir hem batın güç merkezidir. Ruslar'ın hayali oraya gelmektir. Tek engelleri Türkiye ve eskiden Osmanlı İmparatorluğu'ydu. Bu güçlü imparatorluğu bertaraf etmeye çalışıyorlardı ki güneye Hint Okyanusu’na ve orta doğuya yollar açılsın. O zamanları Osmanlı İmparatorluğu vardı. Şimdi ise yolu kesen güçlü Türk Devleti var.

Türk ordusu Kuzey Irak’a girince, Ruslar “Irak bölgelerine girmek uluslararası yasalara karşı diyecekler, niye girdiniz?” diyecekler. Çünkü Bağdat ile Rusya arasında karşılıklı bir askeri yardım anlaşması var ve Rusya şimdi tüm gücünü topluyor ve hazırlanıyor. Türk ordusu Irak’a girdiği vakit, Ruslar kuzeyden gelecekler.

Bu Rusya’nın son şansı yüz yıllarca sürdürdükleri hayali gerçekleştirmeye. Bu fırsatı kaçırırlarsa biliyorlar ki Rusya yerine Amerika dünyaya hüküm sürüp orta doğuyu tamamen kontrol altına alacak – son fırsat Ruslara. Ve şimdi aniden gelmeye hazırlanıyorlar.
Amerikanlar Bağdat’ın işini hızlı bitirip Suudi Arabistan’a gidecekler çünkü ordaki yönetimden mutlu değiller. Emir Abdullâh ve yardımcıları Amerika’ya karşılar. O yüzden Amerika Suudu Arabistan’ı zamanı gelince üç parçaya bölecek. Birinci bölge kutsal yerler. Bu yerler Haşemilere verilecektir. Aynı eskiden olduĝu gibi. Ahlu l’simma wa l-jamâ Mekke ve Riyad yerlerini kontrol altına alacak. Diğer bölgeler anlamsız.

Sonra Amerikanlar Iran’a geçip işini bitirecek. Suriye ellerini havaya kaldıracak. Amerika’ya karşı gücü yok. Suriye, Lübnan ve Mısır Amerika’ya karşı savaşmaya güçleri yok.

O bölgede en önemli ve en tehlikeli hareket Ruslar'ın hareketi olacak. Kendilerini hazırlıyorlar. Asya ve Avrupa’dan da destek bekliyorlar. Avrupa’nın solcularından bekliyorlar. Chirac ve akılsız Alman başbakanın günleri sayılmıştır. Chirac Ingiltere’ye de karşı bir tehlike. Akdeniz'de bulunan Amerikan gemilerini ateşe tutabilir. O yüzden burdan oraya gidiyorlar…
Ama X. söyledi ki bana Rus ordusu Türkiye’nin sınırlarına gelmiş. 800.000 Rus askeri Karabağ bölgesinde toplanıyor. Güçlü bir ordu topluyorlar ve bekliyorlar. Türk ordusu ise Trakya’dan birlikler alıp güneye gönderiyor. Böylece Ruslar'a İstanbul’a girmek kolay olacaktır.
İstanbul boş olacak. Askerlerin coğu Amuk denilen bölgede olacaklar. Burası Aleppo’nun kuzeyinde bir yer. Peygamber Efendimiz’in (S.A.V.) bir hadisine göre bu bölge büyük savaşın olacağı yer. (Melhame-i Kübra -Armageddon) Amerikan Hava Kuvvetleri'nin Üssü bulunduğu İncirlik şehrinin altında bulunuyor bu Amuk ovası. Bu ova beklenen büyük harbin yeri olacak.

Peygamber Efendimiz (S.A.V.) der ki “bani asfar” yani kırmızı başlılar (koministler) Amuk ovasına gelecekler. 80 birlik olacak ve her birinde 12000 asker. X’in haberine göre şimdi 800.000 asker Türkiye sınırlarında bekliyor. Gelecekler. Amerika gelince, diğerleri de gelecek ve bölge kilitlenecek.

O yüzden Amerika Irak’ın işini çabuk bitirmeye bakacak. Onlar da Rusları bekliyor. Çok asker dolu uçak gemileri geliyor İskenderun’a. Ordular toplanıyor o bölgede. Ve Allah biliyor doğru sayıları ne kadar…

Büyük Şeyh hep bana anlatıyordu Şam’dan da Amuk ovasına Ruslara karşı savaşacak bir güç gelecek diye. Bu ordu üç bölümden olacak: Birinci birlik kaçacak çünkü savaşmaya halleri yok. İkinci birlik savaşacak ve şehit düşecek. Sonra üçüncü birlik çıkacak yola. Allah’tan manevi destek yetişecek ve bu birlik Rus ordusunu darmadağın edecek. Türkiye’ye yollar açılacak. Ruslar bu bölgeden düşecekler. O sırada Alman’lar Avrupa’dan Rusya’ya ve Japon’lar Asya’dan Çin’lere saldıracak… Ve yine bir hadis derki "Al-Malhamat al-kubrâ" (büyük savaş) ve Konstantinopel’in ikinci fethi 6 ay içinde olacak diye. Yedinci ayda Deccal cıkar.
Deccal ordusunu yahudiler ve şerefsiz kadınlardan toplar. Sonra Mehdi Aleyhisselam ve Seyyidina İsa çıkarlar ve Deccal ve inanmayanların işlerini bitirirler… 40 gün sürer Deccal’ın hükmü. Horosan’dan cıkar. Şu an kendisi Hint okyanusun’da bir görünmeyen adada (melekler tarafından) tutuluyor. Zamanı vakti gelince Hindistan’dan gelip, Iran’a ve Horasan’a yürüyecek. Tüm dünyayı gezecek. Gezisi Şam kapularında son bulacak. Seyyidina İsa gelip Deccal’ı öldürecek. Başka kimse deĝil.

Allah bizleri Deccal ve askerlerinden ve yardımcılarından korusun.. her yerde bulunan kötü insan kaynayan kötülük merkezlerine ateş yarısın...

el-Fatiha
25 Şubat 2003

Melhame-i Kübra

Melhame-i Kübra, kelime manası olarak çok büyük ve kanlı savaş anlamına gelmektedir. İbranicede har-megido: Megido dağı'dır. Burası, Yahudiler ve Evanjeliklerin kıyamet savaşının kopacağına inandıkları yerdir.
Akdeniz'den 15 mil içeride, Telaviv'den 55 mil kuzeydedir. Kitabı Mukaddes'te (16/16): "ve o, onları hep birlikte İbranicede Armagedon denilen bir yerde topladı" denilmektedir Revelation'da.
Bu savaşı nükleer savaş şeklinde yorumlayanlar vardır, Ezekiel 38 ve 39.
bölümleri temel alarak: "Çok şiddetli yağmurlar ve dolu, yangınlar ve kükürdün kaynaması, dağların düşmesi ve yüksek kayaların çöktüğü depremler.. " İslam eskatolojisinde ise ahir zamanda gerçekleşeceğine inanılan Deccal ile İsa arasındaki savaşa verilen isimdir. Hristiyan inanışında bu savaşa Armagedon adı verilmektedir.
İslam'da Deccal denilen büyük fitneden bahsedilirken, Muhammed'den önceki bütün peygamberlerin ümmetlerine bundan bahsettiğini bildirmiştir. Deccal dünyaya şerri hakim kılmak için savaşacak ve 'Rablık' iddiasında bulunacaktır. İslam kaynakları 70.000 yahudinin Deccala tabi olacağını yazar. İsa ikinci defa avdet edecek ve deccalle savaşarak onu yenecektir. Bu savaşın gerçekleşeceği yer ise atların diz kapaklarına kadar kana gömüleceği haber verilen Amik Ovası'dır. Amik Ovası Torosların eteklerinde yer almaktadır. Kurtuluş Savaşı'ndaki Sakarya Meydan Muharebesi Atatürk tarafından bu isimle anılmıştır.
ABD başkanı Ronald Reagan, 1980 ve 1983'deki konuşmalarında Armagedon'u telaffuz etmiş, "Armagedon'u yaşayacak nesil biz olabiliriz" demiştir.
Yasin Sezgin - Yazar Hakkında:
Bu makale çeşitli kaynaklardan derlenerek toplanmıştır.

8 Temmuz 2013 Pazartesi

BÜYÜK ORTADOĞU PROJESİ

20. yüzyılın ilk yarısı Osmanlının da ortadan kaldırılmasıyla birlikte dünyanın geleceğinde İslam Medeniyetinin söz sahibi olma gücü kalmadı. Müslümanlar her coğrafyada deyim yarindeyse bir ölüm kalım mücadelesi verdiler. Neredeyse yok oluş felaketi ile karşı karşıya kaldılar. Ancak yüzyılın ikinci yarısı ile birlikte bu karabasan dönemi yavaş yavaş sona erdi ve hatta müslüman toplumlar yeniden tarihin yapımında kurucu aktörler olarak kilit rolü oynama azmi, çabası ve iradesi göstererek yeni bir sıçrama döneminin eşiğine geldiler. Yüzyılın ilk yarısında hedeflenen  müslüman toplumları pasifleştirerek yok etme projelerinin iflas ettiği görüldü. Bu durum emperyalist güçlerin Sovyetlerin dağılma süreci ile birlikte müslüman coğrafyaya tekrar yönelerek aynı amaçlar doğrultusunda yeni plan ve projeler geliştirme ihtiyaçlarının ortaya çıkmasına yol açtı.

Soğuk savaş döneminin 1990’ lı yıllarla birlikte sona ermesi ile birlikte global müstekbirler insanlığın önüne önce  Yeni Dünya Düzeni  (YDD) projesini sundular. Bu düzen şimdi Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) ile hayata geçirilmek isteniyor.  Bölge halkları çok iyi biliyor ki bu aslında Siyonistlerin binlerce yıllık hedefi olan Büyük İsrail Projesinden (BİP) başka bir şey değildir.

Bu amaçların gerçekleştirilmesi için Bush’un güvenlik danışmanı Rice’nin de başlangıçta söylediği gibi bölgedeki 22 ülkenin sınırlarının değişmesi gerekmektedir. Bunun ilk adımları da Afganistan ve Irak’ın işgalleri ile atılmıştır.

İkinci hedef enerji kaynaklarının ele geçirilmesidir. Daha şimdiden bolge petrollerinin %40’ı olan Irak petrolleri, Afganistan’daki zengin uranyum kaynakları fiilen olmak üzere el değiştirdi. Bu durum dünya bor tuzlarının %75 ine sahip bulunan ülkemizi de yakından ilgilendirmektedir.

Üçüncü olarak yüksek ve ileri teknolojinin bölge ülkelerinin eline geçmesi de engelleniyor. Bizim ülkemizde değişik zamanlarda yapılmaya çalışılan nükleer santrallerin çeşitli ‘tesadüfler’(!) sonucunda sürekli ertelenip akim kalması, bölge ülkelerinin ( Tabi ki İsrail hariç) elinde bulunabilecek nükleer, biyolojik ve kimyasal silahların küresel tehdit olarak dünyaya gösterilmesi bu amaca hizmet etmektedir.

Bir başka hedef ise küresel sömürü aracı olan doların mevcut hegemonyasının sürdürülmesidir. Bölgedeki enerji kaynakları da kullanılarak  bu ülkelerin ekonomik olarak felç edilme durumunun sürdürülmesi amaçlanmaktadır. Öyle ki her imkana sahip olan bir ülke bile doları yoksa hiçbir şey yapamaz haldedir. Dolar bulmak için ise ya borçlanması ya da mevcut imkanlarını başka birilerinin bastığı kağıt parçaları ile değişmesi gerekmektedir. Bunun da özellikle bölge ülkelerinin köleliğinin devam etmesi anlamına geldiği çok açıktır. 

İkiz kulelere yapılan şaibeli saldırılar sonrasında dünyaya nizamat  vermek için yola çıkan Amerikanın yaptığı işin adını “Teröre karşı topyekün haçlı savaşı” olarak koyması da bir tesadüf değildi.

Yaşadığımız bu coğrafyaya yönelik hesaplar, bu coğrafyanın gerçeklerini, dinamiklerini, değerlerini yok sayarak belirleniyor. Bu kuşatıcı projeler bile meydana gelecek sürprizleri önleyemeyecek, kontrol altına alamayacaktır. Bunca baskı, aşağılama  ve kan, bütün hesapların boşa çıkarılacağı gelişmeleri tetikleyecektir.

 

BÜYÜK DOĞU MU  BÜYÜK ORTADOĞU MU ?

Sayın Başbakan Kültür Bakanlığının düzenlediği Üstad’ı anma toplantısında “Üstad’ın ideolocyasının kendisine bugünkü ufukları açtığını” söylemiş. Galiba bize, “Baylar ve bayanlar endişeye kapılacak  bir şey yoktur. Büyük Ortadoğu Projesi aslında Üstad’ın Büyük Doğu idealinden başka bir şey değildir.” demek istedi. Biz de Üstad’ın ideolocya örgüsünden iki paragrafı bu vesile ile hatırladık...:

“Biz hangi milleti ve siyasî zümresiyle olursa olsun, Avrupalıların hoşuna gittikçe ve alkışını topladıkça, böbürlenmek yerine başımızı taştan taşa vursak daha iyi ederiz. Zira bizim, hangi milleti ve siyasî zümresiyle olursa olsun, Avrupalının hoşuna gitmemiz ve alkışını toplamamız, ancak kendimizi tahrip ve inkarımız nispetinde kabildir.”

“Şu yüzden ki, biz Avrupalının kendi familyasından sandığı bir millet değiliz. İstediğimiz kadar ondan olduğumuzu iddia edelim, onun kılığına bürünelim ve harfleri ile yazalım, Avrupalı bu iddiamızı, hatta bu iddiada muvaffakiyetimizi alkışlarken, için için bize gülecek, bizden tiksinecek ve tuzağa kendi ayağıyla düşen bu safdil avı kaçırmamak için her şaklabanlığı yapacaktır.”

 

MÜSLÜMAN ALİMLER BİRLİĞİ

Geçtiğimiz ay içinde Tanınmış âlimlerden Yusuf El Kardavi başkanlığında, “Dünya Müslüman Alimler Birliği” kuruldu. Birlik, müslümanların kendi içlerindeki dağınıklığa son vermeyi amaçlıyor. Aynı zamanda İslam dünyası dışındaki toplumların da İslam dini hakkındaki yanlış bilgilerini düzeltmeyi, önyargılarını yok etmeyi de hedefliyor.

Dünya Müslüman Alimler Birliğinin amaçlarına uygun olarak hareket etmesini, hedeflediği çalışmaları en güzel bir şekilde yapmasını, müslüman birliğini sağlamasını temenni ediyoruz.

Büyük Ortadoğu Projesiyle İslam dünyasının işgal edilmek istendiği bir dönemde başta D-8 olmak üzere, Dünya Müslüman Alimler Birliği gibi önemli kuruluşlara çok ihtiyacımız var. Bu kurumlara sahip çıkmalı, işgale sömürüye ve adaletsizliğe karşı ciddi bir kalkan olduklarının farkında olmalıyız..

 

ACABA MI ?

ABD’nin eski başkanlarından Reagan, Siyonizm’in armagedon diye adlandırdığı büyük kıyamet savaşına işaret ederek “İsa ile Deccal arasında, Kudüs civarında vuku bulacak savaşı muhtemelen bizim nesil görecek.” diyordu.

Peygamberimiz, Deccal denilen büyük fitneden bahsederken, kendisinden önceki bütün peygamberlerin ümmetlerine bundan bahsettiğini bildirmişti. Deccal dünyaya şerri hakim kılmak için savaşacak ve “Rablık” iddiasında bulunacaktır. İslam kaynakları 70.000 yahudinin  ona tabi olacağını yazar. Hz. İsa ikinci defa avdet edecek ve deccalle savaşarak onu yenecektir. Siyonist evangelist ittifakının armagedon dediği bu savaşa bizim kaynaklarımızda Melhame-i Kübra adı verilmektedir. Bu savaşın gerçekleşeceği yer ise “atların diz kapaklarına kadar kana gömüleceği” haber verilen Amik Ovasıdır. Amik Ovası Konya’nın güneydoğusunda ve Torosların eteklerinde yer almaktadır

Yukardaki haber yorumdada bahsi geçen Melhame_i Kübra Peygamber efendimizin sav bahsettiği kahramanlık savaşının tarihi dogrusunu ALLAL cc bilir ama çok yaklaştıgını düşünüyorum sevgili müslüman kardeşlerim biz müslümanlarda bu çıkması yakın olan savaşa hazırlıklı olmamız gerekir diye düşünüyorum.


5012 - Hz. Muâz İbnu Cebel radıyALLAHu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm (bir gün):

"Beytu'l-Makdis'in imârı Yesrib'in harabıdır. Yesrib'in harâbı melhamenin (savaşın) çıkmasıdır. Melhame İstanbul'un fethidir, İstanbul'un fethi Deccâl'in çıkmasıdır!" buyurdular. Sonra elini (Resûlullah), konuşmakta olduğu kimsenin (yani Hz. Muâz'ın) dizine vurdular ve:

"Bu söylediğim kesinlikle hakikattir. Tıpkı senin burada oturman hak olduğu gibi" buyurdular."

Hz. Muaz burada kendisini kasdetmektedir. (Yani Aleyhissalatu vesselam'ın konuştuğu ve dizine elini vurduğu kimse Muaz İbnu Cebel radıyALLAHu anh'tır.)"

Ebu Davud, Melahim 3, (4294).

5013 - Abdullah İbnu Büsr radıyALLAHu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:

"Melhame ile Medine'nin fethi arasında altı yıl vardır. Yedinci yılda da Mesih Deccâl çıkar."

Ebu Davud, Melahim 4, (4296); İbnu Mace, Fiten 35, (4093

DECCAL'İN ÇIKIŞI, VASIFLARI VE HELÂKI

Ramûz el-Ehâdis'ten Hadis-i Şerifler)
a. Ümmet İçinde Çıkacak Yalancılar
RE. 324/6. Ümmetimde yirmiyedi tane yalancı ve deccal olacak ki, onlardan dördü kadındır. Ben peygamberlerin sonuyum. Benden sonra hiçbir peygamber yoktur.
Hz. Huzeyfe RA
RE. 518/3. Deccal'den evvel, yetmiş küsur deccal olacaktır. (73-79 kadar)
Hz. Enes RA
RE. 477/10. Yetmiş tane yalancı çıkmadan kıyamet kopmaz.
Hz. İbni Amr RA
RE. 346/8. İslâmın usülleri (tutanakları) teker teker bozulacak ve halkı dalâlete düşürücü hükümet adamları çıkacak ve ondan sonra da onların izi üzerine üç deccal gelecek.
Hz. Huzeyfe RA
b. Peygamberlerin Kavimlerini Deccal'e Karşı İkazları
RE. 143/1. Nuh AS'dan sonra hiçbir peygamber olmadı ki, kavmini Deccal ile korkutmuş olmasın. Şüphesiz ben de sizi onunla korkutuyorum. Olur ki, beni görüp sözümü işitenlerden ona yetişen bulunur. Ashab dediler ki:
"--O zaman kalblerimiz nasıl olur?"
Buyurdu ki:
"--Şimdiki gibi veya daha hayırlı.
Hz. Ebû Ubeyde RA
RE. 373/8. Adem AS'ın yaradılışı ile kıyametin kopması arasındaki zamanda Deccal'den büyük hadise yoktur.
Hz. Hişam ibn-i Amir RA
RE. 362/1. Deccal sizin gibi, belki de sizden hayırlı bir kavme yetişecek. Bir ümmet ki başında ben, sonunda İsâ AS geliyor, Allah onları hor etmez.
Hz. Abdurrahman ibn-i Cübeyr RA
c. Deccal'in Çıkacağı Zaman
RE. 236/18. Melhame-i Kübra, Kostantıniye'nin fethi ve Deccal'in çıkması yedi ay veya (sene) içinde olur.
Hz. Muaz RA
RE. 319/11. Beyt-i Makdis'in mâmur olmasını, Medine'nin harab olması takip eder. Onu da Melhame'nin çıkışı ve onu da Kostantıniyye'nin fethi takip eder. Onu ise Deccal'in çıkması takip eder.
Hz. Muaz RA
RE. 258/4. Dört fitne olacak; kan, mal ve ırz mubah kılınacak ve dördüncü ise Deccal fitnesi olacak.
Hz. İmran ibn-i Husayn RA
RE. 485/9. Bir müslümana, canının çıkmasından hoş bir şey olmadıkça (canından bezmedikçe) Deccal çıkmaz.
Hz. İbn-i Mes'ud RA
RE. 485/11. Deccal insanlarca kendinden bahsedilmekten zuhul edilmedikce (unutulmadıkca) ve imamlar da minberlerde ondan bahsetmeyi terk etmedikce çıkmaz.
Hz. Saab ibni Cessame RA
d. Deccal'in Çıkacağı Yer ve Kendisine Tabi Olacak Kimseler
RE. 508/5. Şark tarafından bir cemaat meydana gelir. Kur'an okurlar hançerelerinden aşağı geçmez. Onlardan bir taife inkiraz ederse diğer taife zuhur eder. Son partileri Deccal ile beraber olurlar.
Hz. İbn-i Amr RA
RE. 207/8. Deccal şarkta, Horasan denilen yerden çıkar ve ona katmerli yüzü olanlar uyar.
Hz. Ebu Bekir RA
RE. 506/9. Deccal'e Isfahan yahudilerinden yetmişbin yahudi tabi olur. Hepsinin üzerlerinde taylasan vardır.
Hz. Enes RA
RE. 508/2. Deccal, Horasan denilen yerden çıkar. Ona bir kavim tabi olur ki, yüzleri meşin gibidir.
Hz. Ebubekir RA
RE. 97/7. Deccal şarktan, Horasan'dan çıkar ve ona kalkan yüzlüler tabi olur. (Yahudiler ve Moğollar vs.)
Hz. Ebubekir RA
e. Deccal'in Vasıfları ve Yapacağı Bazı İşler:
RE. 207/7. Deccal'in sol gözü şaşıdır. Saçları çoktur. Yanında da cennet, ve cehennemi vardır. Onun cehennemi cennet, cenneti de cehennemdir.
Hz. Huzeyfe RA
RE. 97/6. Deccal'in sol gözü kör ve alnında "kâfir" diye yazılıdır. Gözlerinin üzerinde de kalın bir perde vardır.
Hz. Enes RA
RE. 140/11. Benden evvelki peygamberlerden ümmetini Deccal ile korkutmayan hiç kimse olmadı. Onun sol gözü şaşı, sağ gözü ise perdelidir. Ve alnında "kâfir" diye yazılıdır. Yanında cennet, cehennem diye iki vadi olur. Cennet dediği cehennem, cehennemi ise cennettir.
Yanında peygamber kıyafetinde iki melek bulunur; biri sağında, biri solundadır. Bu beraberlik insanları imtihan içindir.
Deccal onlara sorar:
"--Ben sizin Rabbiniz değil miyim? Diriltiyorum, öldürüyorum."
Meleklerden biri:
"--Yalan söylüyorsun!" der.
Fakat bu sözü yanındaki melekten başkası duymaz. İkinci melek diğerine:
"--Doğru söylüyorsun." der.
İkinci meleğin sözünü insanlar işitir ve zannederler ki, Deccal'i tasdik etti. Bu da imtihan içindir. Sonra Medine'ye yürür. Giremeyince, "Bu onun ülkesidir!" der. Sonra Şam'a yürür Orada "Akabetü Efik" mevkiinde Allah onu helâk eder.
Hz. Sefine RA
RE. 507/10. Deccal çıkar ve beraberinde bir nehir ve bir de ateş hendeği bulunur. Kim onun nehrine girerse, günahı sabit olur, ecrini ise kaybeder. Kim ki ateş hendiğine girerse, ecri sabit olur, günahı ise sükût eder. Bundan sonra işte o kıyamet saatidir.
Hz. Huzeyfe RA
f. Deccal'in Varamayacağı Yerler
RE. 97/8. Deccal her yere varır, yalnız dört mescidin bulunduğu yere varamaz: Mescid-i Haram, Mescid-i Medine, Mescid-i Aksa ve Mescid-i Tur-i Sinâ.
RE. 486/5. Deccal Mekke ve Medine'ye giremez.
Hz. Aişe RA
RE. 486/4. Medine'ye Deccal korkusu girmez. O günü Medine'nin yedi kapısı vardır ve her birinde de ikişer melek duracaktır.
Hz. Ebubekir RA
g. Hz. İsâ AS'ın Deccal'i Öldürmesi
RE. 512/12. Sizin kalanlarınız, Ürdün nehri üzerinde Deccal'la mukatele edeceksiniz. Siz nehrin doğusunda, onlar ise batısında olduğu halde.
Hz. Nuheyk ibn-i Sarimin RA
RE. 97/5. Hiç şüphe yok ki Deccal çıkacaktır. Onun sol gözü kördür ve üzerinde beyaz bir ben vardır. Gözsüzleri ve abraşı iyi eder. Ölüleri diriltir ve "Ben Rabbinizim!" der. Kim onu tasdik ederse, fitne-i Deccale düştü. Kim de "Rabbim Allah!" der ve böyle ölürse, o zaman Deccal'in fitnesine düşmemiş olur. Ona bir daha fitne ve azab yoktur.
Deccal yerde Allah'ın dilediği kadar kalır. Sonra İsa AS gelir. O bana vekil ve benim dinim üzere gelir. Deccal'i öldürür ondan sonra kıyamet kopar.
Hz. Sumre RA
RE. 201/2. Gazâ geçerlidir; benim baas olunduğum günden, Deccal'le yapılacak gazaya kadar... Onu zalimin zulmü, adilin adaleti kaldıramaz.
Hz. Enes RA
h. Beklenen Yedi Şey Dolayısıyla Amellere Acele Etmek Lüzumu
RE. 243/1. Beklemekte olduğunuz şu yedi şey için amellere müsâraat (acele) ediniz:
1. Unutturucu fakirlik,
2. Azdırıcı zenginlik,
3. Hayatınızı ifsad edici hastalık,
4. Bunaklık verici ihtiyarlık,
5. Ani ölüm,
6. Deccal ki, o beklenen şerdir.
7. Kıyamet ki, hepsinden daha büyük ve daha dehşetlidir.
Hz. Ebû Hüreyre RA

Melhame-i Kübra nedir ?

Melhame-i Kübra, kelime manası olarak çok büyük ve kanlı savaş anlamına gelmektedir. Kurtuluş Savaşı'ndaki Sakarya Meydan Muharebesi Atatürk tarafından bu isimle anılmıştır.[1][2] İslam eskatolojisinde ise ahir zamanda gerçekleşeceğine inanılan Deccal ile İsa arasındaki savaşa verilen isimdir. Hristiyan inanışında bu savaşa Armagedon adı verilmektedir.
İslam'da Deccal denilen büyük fitneden bahsedilirken, Hz. Muhammed'den önceki bütün peygamberlerin ümmetlerine bundan bahsettiğini bildirmiştir. Deccal dünyaya şerri hakim kılmak için savaşacak ve “Rablık” iddiasında bulunacaktır.

İslam kaynakları 70.000 yahudinin Deccala tabi olacağını yazar. İsa ikinci defa avdet edecek ve deccalle savaşarak onu yenecektir. Bu savaşın gerçekleşeceği yer ise atların diz kapaklarına kadar kana gömüleceği haber verilen Amik Ovası'dır. Amik Ovası Torosların eteklerinde yer almaktadır.

İbranicede har-megido: Megido dağı'dır. Burası, Yahudiler ve Evanjeliklerin kıyamet savaşının kopacağına inandıkları yerdir. Akdeniz'den 15 mil içeride, Telaviv'den 55 mil kuzeydedir. Kitabı Mukaddes'te (16/16): "ve o, onları hep birlikte İbranicede Armagedon denilen bir yerde topladı" denilmektedir Revelation'da. Bu savaşı nükleer savaş şeklinde yorumlayanlar vardır, Ezekiel 38 ve 39. bölümleri temel alarak: "Çok şiddetli yağmurlar ve dolu, yangınlar ve kükürdün kaynaması, dağların düşmesi ve yüksek kayaların çöktüğü depremler.."

ABD başkanı Ronald Reagan, 1980 ve 1983'deki konuşmalarında Armagedon'u telaffuz etmiş, "Armagedon'u yaşayacak nesil biz olabiliriz" demiştir.

Melhame-i Kübra - ARMAGEDDON

Melhame-i Kübra -ARMAGEDDON
  1. --------------------------------------
    Melhame-i Kübra, kelime manası olarak çok büyük ve kanlı savaş anlamına gelmektedir.

    İbranicede har-megido: Megido dağı'dır. Burası, Yahudiler ve Evanjeliklerin k...ıyamet savaşının kopacağına inandıkları yerdir.

    Akdeniz'den 15 mil içeride, Telaviv'den 55 mil kuzeydedir.

    incilde (16/16): "ve o, onları hep birlikte İbranicede Armagedon denilen bir yerde topladı" denilmektedir Vahiy'de.

    Bu savaşı nükleer savaş şeklinde yorumlayanlar vardır,

    Ezekiel 38 ve 39. bölümleri temel alarak: "Çok şiddetli yağmurlar ve dolu, yangınlar ve kükürdün kaynaması, dağların düşmesi ve yüksek kayaların çöktüğü depremler.."

    ----------------------------------------------
    ABD başkanı Ronald Reagan, 1980 ve 1983'deki konuşmalarında Armagedon'u telaffuz etmiş, "Armagedon'u yaşayacak nesil biz olabiliriz" demiştir.

    -----------------------------------------------
    İslam kaynakları 70.000 yahudinin Deccala tabi olacağını yazar. ----------------------------------------------

    İsa ikinci defa avdet edecek ve deccalle savaşarak onu yenecektir.

    ------------------------------------------------
    Bu savaşın gerçekleşeceği yer ise atların diz kapaklarına kadar kana gömüleceği haber verilen Amik Ovası'dır. Amik Ovası Torosların eteklerinde yer almaktadır .

Devamını oku: http://hilalinaskerleri.webnode.com.tr/products/melhame-i-kubra-armageddon/
Ücretsiz olarak kendi web sitesinizi oluşturun: http://www.webnode.com

ORTADOGUDA NELER OLUYOR?

Eskatoloji (Yunanca έσχατος yâni “son” kelimesinden gelir) teolojinin (ilâhiyat) ve felsefenin bir bölümüdür. İnsanlığın nihâî kaderi veya dünyâ tarihinin sonuçlandıran olaylar, kısacası dünyanın sonu ile ilgilenir.
Birçok din, sekt veya kültte dünyânın sonu gelecekte olacak bir olay olarak kutsal metin, mit veya folklorda belirtilir. Daha geniş bir açıdan, eskatoloji Mesih, Mesih Çağı, âhiret ve rûh gibi konuları da kapsayabilir. Farklı inanışların eskatolojik inançları ve düşünceleri farklı olsa da belli benzerlikler var olabilir.
Yâni, Uzakdoğu mistisizmleri hâriç, dünyâdaki en yaygın üç İbrahimî dinde de “kendilerinden olanlarla ötekilerin büyük bir hârble hesaplaşıp, Cennet’ten nasiplenecekleri" vaâdi verilir…
Ufak(!) bir sürpriz ise aşağıda; kısa bir aradan sonra…
***
Daha önce de bahsettiğim bir şeyi, Armagedon Hârbi’ni bir hatırlayalım (çoğu Vikipedi’den, doğru ve güvenilir bilgilerdir, araştırdım):
Armageddon (Arapça أرمجدون, Lâtince: Armagedōn, Eski Yunanca: Ἁρμαγεδών Harmagedōn, İbranice: הר מגידו‎ har məgiddô) Musevîlik dininde Dünyâ’nın sonu geldiğinde yapılacağı kehânet edilen büyük savaşın yapılacağı yerdir.
Armegedon Dağı
Melhame-i Kübra, kelime mânâsı olarak “çok büyük ve kanlı hârb” demektir.
İbranîce’de har-megido: Megido Dağı’dır. Burası, Yahudi'lerin ve Evanjelik'lerin kıyâmet savaşının kopacağına inandıkları yerdir. Akdeniz’den 15 mil içeride, Tel Aviv’den 55 mil kuzeydedir.
Kitabı Mukaddes’te (16/16): “ve o, onları hep birlikte İbranice’de Armagedon denilen bir yerde topladı” denilmektedir Revelation’da. Bu hârbi nükleer savaş şeklinde yorumlayanlar vardır, Ezekiel 38 ve 39. bölümleri temel alarak “çok şiddetli yağmurlar ve dolu, yangınlar ve kükürdün kaynaması, dağların düşmesi ve yüksek kayaların çöktüğü depremler”…
İslâm eskatolojisinde ise âhir zamanda gerçekleşeceğine inanılan Al Deccal ile İsa arasındaki savaşa verilen isimdir. Hristiyan inanışında bu savaşa Armagedon adı verilmektedir (Christ ile Anti-Christ mücadelesi).
İslâm’da Al Deccâl denilen büyük fitneden bahsedilirken, Muhammed’den önceki bütün peygamberlerin ümmetlerine bundan bahsettiğini bildirmiştir. Al Deccâl dünyâya şerri hâkim kılmak için savaşacak ve “Rablık” iddiasında bulunacaktır. İslâm kaynakları 70.000 Yahudi’nin Al Deccâl’a tâbi olacağını yazar. İsa ikinci defâ avdet edecek ve Al Deccal’le savaşarak onu yenecektir. Bu savaşın gerçekleşeceği yer ise atların diz kapaklarına kadar kana gömüleceği haber verilen Amik Ovası’dır. Amik Ovası Toroslar’ın eteklerinde yer almaktadır.
ABD Başkanı Ronald Reagan, 1980 ve 1983′deki konuşmalarında Armagedon’u telâffuz etmiş, “Armagedon’u yaşayacak nesil biz olabiliriz” demiştir.
İşin çok mânidar tarafı, İsrail ve ABG tarafından korunup kollanan ve 4. İbrahimî din olarak kabûl edilen Bahaîliğin de konuyla ilgilenmesidir
Bizzat Bahaullah yorum yapmış, hadi bu şaşırtıcı değil de…
En ilginç olanı 1. Dünya Hârbi’nin sonlarına doğru, General Allenby’nin Megiddo Hârbi’nde (1918) Dünyâ Güçleri’nin dünyânın pek çok tarafından Megiddo’ya asker sevk ederek, Türk’lerin, Bahaî’lerin o zamanki rûhânî liderini oduna bağlayıp (crucifixion: zamanla bu çarmıha germeye doğru gelişmiştir; merak edenler http://en.wikipedia.org/wiki/Crucify ve http://en.wikipedia.org/wiki/Battle_of_Megiddo_(1918) adreslerini okuyabilir) öldürmelerine mâni oldukları şeklindeki beyandır (bkz. Maude (1997) The Servant, the General, and Armageddon. George Ronald. ISBN 0853984247)!
Hâlbuki Türklük tarihinde hiçbir zaman böyle bir cezaî müeyyide tatbik edilmemiştir ama Bahaîler buna inanıyorlar!
Megiddo Muharebesi, Britanya İmparatorluğu’nun Osmanlı Devleti ile yaptığı I. Dünya Hârbi muharebeler dizisinin en can alıcı ve sonuç vericisi olarak tarihteki yerini almıştır. Britanya İmparatorluğu’nun kesin zaferi ile sonuçlanan muharebe sonucunda, Osmanlı Devleti bütün Ürdün’ü ve Suriye’yi kaybetmiştir. Muharebenin bu şekilde sonuçlanması, Mondros Ateşkes Anlaşması’nın önünü açmış ve Osmanlı Devleti’nin 1. Dünya Hârbi’nden çekilmesini hızlandırmıştır. Bu mağlûbiyet, bir yandan dolaylı olarak Musul ve Kerkük’ün kaybına sebep olmuş, öte yandan da Mustafa Kemâl Paşa’nın İskenderun ve Antakya üzerindeki ısrarlı tutumunun kaynağı olarak daha sonra bu bölgelerin Hatay olarak anavatana kavuşmasını sağlamıştır.
Fethullah Gülen’in Bahaî olduğuna dâir makalemi lûtfen hatırlayınız.
Kendinizi bir bulmacanın parçalarını yerine koyarmış gibi hissedebiliyor musunuz?
Biraz daha açalım…
***
Önce bir Yahudi Takvimi veya Musevî Takvimi diye yazın, meselâ teferruatlı bilgiye cemaâtin web mekânından ulaşabilirsiniz: http://www.musevicemaati.com/index.php?contentId=98&mid=47: Yahudi Takvimi (İbranî Takvim) esas itibâriyle Ay yörüngesine göre düzenlenmiş bir takvim olup önceleri 12 ay ve 353-355 gün  sürekli olarak birimlendirilen bu takvim daha sonraları bu birimlendirmenin gerek dinsel, gerek tarımsal gerekse astrolojik dönemlerin her yıl aynı mevsime getirilmesi amacıyla Güneş yörüngesine göre düzenlenen Gregoryen takvimiyle uzlaştırılarak oluşturulan ve 19 yıllık İbranî Takvimi döneminde 7 kez 13 ay ve 383-385 günlük yıllarla birimlendirilen bileşimsel (Compositif) bir takvimdir. Buna göre Tişri ayının ilk günü başlayan İbranî Takvim yılı, Elul ayının 29. günü son bulur. Musevîlik’te Bayram ve Mâtem günlerinin tarihleri Musevî Takvimi’ne göre hesaplandığından, bayramlar hep aynı tarihe gelmezler ama her zaman aynı mevsime denk düşerler.