Kıyamet nedir?
İslama göre:
Kıyamet inancı İslam inancının (Akide) bir parçası ve inancın temel prensiplerinden biridir. Kıyamet Günündeki imtihanlar ve kargaşalar Kur'an ve Hadislerde tasvir edilmiş, Gazali, Ibn Kesir, Ibn Mace, Buhari gibi din bilginlerinin kitaplarında ele alınmıştır.
Kuranda:
Kur'ana göre her insan yaptıklarından ötürü kıyamet günü yargılanacaktır. (Kur'an 74:38)
Ey insanlar! Rabbinizden korkun! Çünkü kıyamet vaktinin depremi müthiş bir şeydir! (Hacc,1)
...Kıyamet vakti de gelecektir; bunda şüphe yoktur. Ve Allah kabirlerdeki kimseleri diriltip kaldıracaktır. (Hac,7)
İnkâr edenler, kendilerine o saat ansızın gelinceye kadar hep şüphe içindedirler. (Hac,55)
...O saat (kıyamet), mutlaka gelecektir. Şimdilik onlara güzel muamele et. (Hicr,85)
...Kıyametin
kopması ise, göz açıp kapama gibi veya daha az bir zamandan ibarettir.
(Nahl, 77) Onlar üstelik kıyameti de yalan saydılar. Biz ise, kıyameti
inkâr edenler için alevli bir ateş hazırladık. (Furkan,11)
Bilakis
kıyamet onlara vaat edilen asıl saattir ve o saat daha belâlı ve daha
acıdır. (Kamer, 46) "...İyi bilin ki, kıyamet saati (zamanı) hakkında
tartışanlar derin bir sapıklık içindedirler” (42:18)
Kıyamet
günü için Kur'anda Saat (6:31, 42:17), Hesap Günü (15:35, 26:82, 38:16,
40:27), Hüküm (Ceza) Günü (74:46), Karar (Ayrım) Günü (44:40) Toplanma
Günü (42:7) ve Sur'a üflendiği gün (6:73, 20:101, 23:101, 74:9-10)
ifadeleri de geçmektedir.
Hadislere göre:
Hadisler Muhammed'in ölümünden birkaç asır sonra kayda alınan islamın sözlü kültür ürünleridirler. Bu sözlerin Muhammed'a ait olmaları konusu tartışmalıdır.
Bazı
hadislere göre Dünyanın (muhtemelen insanlığın) toplam ömrü 7 bin
yıldır (dipnot) ve Muhammed’in zamanına kadar bunun 5.600 yılı
geçmiştir:
Enes
b. Malik 'den, O dedi ki Resulullah buyurdu: "Dünyanın ömrü, ahiret
günlerinde yedi gündür. Allah-u Teala buyurdu ki: Rabbin katında bir gün
sizin saydıklarınızdan bin yıl gibidir. Kim bir din kardeşinin Allah
yolunda bir ihtiyacını görürse, Allah Teala onun için gündüzlerini
oruçla, gecelerini de ibadetle geçirmişcesine şu dünyanın yedi bin
yıllık ömrü müddetince sevap yazar."
Dakkak
b. Zeyd-ü Cüheni 'den rivayet ettiler. Ben gördüğüm bir rüyayı
Resulüllah'a anlattım. Bu rüyada Peygamber yedi basamaklı bir minberin
en üst basamağında idi: O buyurdu ki, Yedi basamaklı gördüğün minber şu
dünyanın ömrü olan yedi bin senedir. Ben de O 'nun son bininde
olacağım.
Ahmet İbni Hanbel ilel'inde nakletti. Dünyadan beş bin altı yüz yıl geçmiştir.]
Bu ümmetin ömrü bin (1000) seneyi geçecek fakat bin beşyüz (1500) seneyi aşmayacaktır.
"Benim ümmetimin ömrü 1500 seneyi pek geçmeyecek."
Kıyamet Alametleri:
Bazı hadis kaynaklarında mesih, mehdi, deccal gibi
kıyamet kopmadan önce gerçekleşmesi beklenen olaylar anlatılır ve
bunlar kıyamet alametleri olarak değerlendirilir. Ancak bunların tamamen
uydurma ve düzmece olduğunu belirten ilahiyatçılar da bulunmaktadır.[14] Kıyamet
alametleri konusunda diğer bir yaklaşım da Ortadoğu bölgesinde
benzerleri tarih boyunca onlarca kez olmuş olan olayların güncel
olanlarını arka arkaya sayıp insanların zihninde yakın zamanda bir mehdi ve kıyamet beklentisi yaratılmasıdır.
Melhame-i Kübra:
Melhame-i Kübra, kelime manası olarak çok büyük ve kanlı savaş anlamına gelmektedir.
İbranicede har-megido: Megido dağıdır. Burası, Yahudiler ve Evanjeliklerin kıyamet savaşının kopacağına inandıkları yerdir. Akdeniz'den 15 mil içeride, Telaviv'den 55 mil kuzeydedir. Kitabı Mukaddes'te
(16/16): "ve o, onları hep birlikte İbranicede Armagedon denilen bir
yerde topladı" denilmektedir Vahiy'de. Bu savaşı nükleer savaş şeklinde
yorumlayanlar vardır, Ezekiel 38
ve 39. bölümleri temel alarak: "Çok şiddetli yağmurlar ve dolu,
yangınlar ve kükürdün kaynaması, dağların düşmesi ve yüksek kayaların
çöktüğü depremler.."
Hıristiyan inanışında bu savaşa Armagedon adı verilmektedir.
İslam eskatolojisinde ise ahir zamanda gerçekleşeceğine inanılan Mehdi'nin
ilk zuhurunun olacağı çok büyük ve çok kanlı geçecek olan ve "büyük
insan kıyımı" anlamına gelen savaştır. Ahir zaman savaşlarının ilki ve
en büyüğüdür.[1] Muhammed
şöyle demiştir: "Siz Yahudilere karşı savaşmadıkça, ve bu savaşları,
bir kaya parçası gerisine saklanan bir yahudi -'Ey müslümanlar benim
arkamda yahudi var, öldürün onu-' deyinceye kadar sürdürmedikçe hüküm
günü gelmiş olmayacaktır"[2]
İslam'da Deccal denilen büyük fitneden bahsedilirken, Muhammed'den önceki bütün peygamberlerin ümmetlerine bundan bahsettiğini bildirmiştir. Deccal dünyaya şerri hakim kılmak için savaşacak ve “Rablık” iddiasında bulunacaktır.
İslam kaynakları 70.000 yahudinin Deccal'e tabi olacağını yazar. Deccal'in çıkışı ve İsa'nın ikinci defa avdet etmesinden önce Mehdi'nin çıkışı olacaktır. Bu çıkışın hemen öncesinde çok büyük ve çok kanlı bir savaş olacaktır. Bu savaşın gerçekleşeceği yer atların diz kapaklarına kadar kana gömüleceği haber verilen Amik Ovası'dır.[1] Burada
80 tümen İslam ordusu ile 80 tümen küfür ordusunun yani bir milyona bir
milyonluk iki ordunun birbirine gireceğine inanılmaktadır.[3][4][5] 80 tümenlik İslam ordusunun 17 tümeninin tamamen Türkler'den oluşacağı belirtilmiştir.[6] 80 tümenlik İslam ordusunun komutanlığını Mehdi yapacak ancak kendisinden çok az kişi haberdar olacak; herkesçe bilinmeyecektir.[1] Amik Ovası Torosların eteklerinde yer almaktadır.
Kurtuluş Savaşı'ndaki Sakarya Meydan Muharebesi Atatürk tarafından bu isimle anılmıştır.[7][8]
ABD başkanı Ronald Reagan, 1980 ve 1983'deki konuşmalarında Armageddon'u telaffuz etmiş, "Armageddon'u yaşayacak nesil biz olabiliriz" demiştir. Ünlü Nakşibendi şeyhi Muhammed Nazım Kıbrısi ise Armageddon'un hicri 1433 yılında (1433 Beraat gecesinden 1434 Beraat gecesine kadar) olacağının beklendiğini açıklamıştır
Armegeddon ile arasındaki ilişki nedir?
İslam'da Melhame-i Kübra olarak bilinen savaş ile Hristiyanlık ve Musevilik'te Armageddon olarak
bilinen savaş terminolojide aynı şeyi ifade etmektedir. Aralarındaki
temel fark beklenen bu savaşın genel içeriği ile ilgili üç farklı dinin
yaklaşımıdır.
İslam'da bu savaşın Amik ovasında; Hristiyanlık ve Musevilik'te ise Megiddo dağının eteklerinde olacağına inanılmaktadır. "Megiddo dağının etekleri"nden Amik ovasının kastedilip kastedilmediği ise net değildir. Ancak net olan husus İslam'da savaşın gerçekleşeceği yer Amik ovası ile referans verilirken; Hristiyanlık ve Musevilik'te Megiddo dağı ile referans verilir.
İslam inancında bu savaşın Mehdi'nin ilk zuhurunun olacağına ve Mesih'in bu savaşta yer almayacağına inanılırken; Hristiyanlık ve Musevilik'te savaşın Mesih'in önderliğinde yapılacağına inanılmaktadır.
Armegeddon
Hristiyanlık inanışına göre kıyamet savaşı armegeddondur.
Kitabı Mukaddes'in Vahiy bölümünde
geçen Armagedon sözcüğü Museviler'den daha çok Hıristiyanlar için önem
taşır. Museviler İsa'yı Atanmış Kral (Mesih) olarak kabul etmezler ve
başka birMesih beklerler.
Bu nedenle Armageddon'la ilgili kavramlar Kitabı Mukaddes'in tümü için
geçerli olsa da, Vahiy kitabındaki anlatımlar Museviler için geçerli
olmaz.
“Altıncı melek tasını büyük Fırat Irmağı'na boşalttı. Gündoğusundan gelen kralların yolu açılsın diye ırmağın suları kurudu. Bundan sonra ejderhanın ağzından, canavarın ağzından ve sahte peygamberin ağzından kurbağaya benzer üç kötü ruhun çıktığını gördüm. Bunlar doğaüstü belirtiler gerçekleştiren cinlerin ruhlarıdır. Her Şeye Gücü Yeten Tanrı'nın büyük gününde olacak savaş için bütün dünyanın krallarını toplamaya gidiyorlar. …… :Üç kötü ruh, kralları İbranice Armagedon denilen yere topladılar. Yedinci melek tasını havaya boşalttı. Tapınaktaki tahttan yükselen gür bir ses, “Tamam!” dedi. O anda şimşekler çaktı, uğultular, gök gürlemeleri işitildi. Öyle büyük bir deprem oldu ki, yeryüzünde insan oldu olalı bu kadar büyük bir deprem olmamıştı.Büyük kent üçe bölündü. Ulusların kentleri yerle bir oldu. Tanrı büyük Babil'i anımsadı, ona ateşli gazabının şarabını içeren kâseyi verdi. Bütün adalar ortadan kalktı, dağlar yok oldu. İnsanların üzerine gökten tanesi yaklaşık bir talant ağırlığında iri dolu yağdı.[1]( Dolu belası öyle korkunçtu ki, insanlar bu yüzden Tanrı'ya küfrettiler.” [2](Vahiy 16 : 12-21)
Dini Yorumlar:
Armageddon'da savaşacak olanlar gökteki “Atanmış Kral” ile onu izleyen emrindeki meleklerden oluşan göksel ordulardır. Karşılarında olanlar ise, İsrail'in de aralarında olduğu "bütün dünya
kralları"dır. Musevi inancı İsa'yı Mesih (Atanmış Kral) olarak kabul
etmediği gibi, onlar açısından Kitabı Mukaddes'in Malaki kitabından
sonraki kısımları da geçersizdir. Bu açıdan da Armageddon sözcüğünün
günümüz İsrail'iyle bir ilgisi yoktur. Kitabı Mukaddes'te geçen İsrail,
Siyon, Yeruşalim gibi sözcükler İsa'dan sonraki dönemde yalnızca gökteki
asıllarını simgelemek amacıyla kullanılırlar ve Yeryüzündeki harfi
anlamlarıyla ne günümüzdeki İsrail devleti ne de İsrailliler için
geçerlidir.[3] Ayrıca
Armageddon için Tanrı'nın Savaşı olarak da söz edildiğinden anlamı daha
geniştir. Dünya'nın Sonu ifadesi ise dünya sözcüğüyle neyin
kastedildiğiyle ilgilidir. Dünya hem Yerküre için, hem de üzerindeki
insanlar ve düzen için kullanılan bir sözcüktür. Vahiy kitabındaki
kastedilen dünya, Dünya'nın üzerindeki eski düzenin taraftarları olan
insanlardır. Vahiy kitabına göre ortadan kalkacak olan "önceki
düzen"dir:[4]
Armageddon
sözcüğü esas olarak kesin zaferi anlatmak için kullanılan bir terimdir.
Dünya'nın eski düzeninin ortadan kalkacağına ilişkin güvenceyi
perçinlemek amacıyla kullanılan bir sözcüktür. Çünkü geçmişte Megiddo'da
yapılan her savaş daima bir tarafın tam zaferi ve diğer tarafın tam bir
yenilgisi şeklindedir.
Vahiy
kitabı Armageddon'a doğru oluşacak olayları da anlatır. Bunlar
Armageddon'dan hemen önce olacak Tanrısal kaynaklı harabiyetlerdir.
Armagedon öncesinde gerçekleşmesi gereken bir olay Büyük Babil'in yok
edilmesidir. Vahiy kitabında söz edilen "Büyük Kent"in "Büyük Babil" olduğu açıklanır. Büyük Babil için aynı zamanda "Fahişe-Dünya fahişelerinin anası" ifadesi kullanılır. Buna göre Büyük Kent, Büyük Babil ve Fahişe aynı şeydir.
Buradaki anlatım mecazdır ve fahişelik yapan bir insanı kastetmez.
Buradaki fahişe dinsel bir fahişedir ve iğrençlikler yapan biridir.
Vahiy kitabının diğer kısımları bunun bütün yeryüzündeki sahte Babil kökenli dinler olduğunu gösterir. Bu açıdan sahte dinlerin kökeninin Babil Kulesi'nin
yapılış zamanlarına gittiği de gösterilir. Babil Kulesi'nin yapımının
engellenmesi ve insanların farklı diller yüzünden bölünmesiyle Şinar Ova'sından
göçü Pelek'in (Pelek: bölünme) doğduğu yıl olan Mö. 2239 yıllarıdır
(Kitabı Mukaddes-Başlangıç). İnsanların yeryüzüne dağılmasına neden olan
bu büyük göçle, aynı zamanda insanların dinsel inançları da bütün
gittikleri yere dağılmış olmaktadır. Birbirlerinden farklı gibi görünen
bu dinler Kitabı Mukaddes'e göre Nimrod'la ve Babil Kulesi ile başlamıştır ve özünde aynı sahte inançları barındırırlar.[5]
Vahiy
17:14'te ifade edilen "Kuzu'ya karşı savaşacaklar, ama Kuzu onları
yenecek. Çünkü Kuzu, rablerin Rabbi, kralların Kralı'dır." sözü doğrudan
Armageddon savaşına atfeder. Burada kuzu olarak kastedilen Atanmış Kral
(Mesih)'dır.
(Mesih: Atanmış Kral). Atanmış Kral İsa'nın gökteki adı Mikael'dir ve
kendisine verilen görevi yerine getirmek amacıyla Armageddon savaşını
başlatacaktır. Ancak öncelikle bu savaş başlamadan önce "Yedi başlı, on
boynuzlu kırmızı canavar" olarak Birleşmiş Milletler ve buna bağlı tüm
uluslar (Kırmızı Canavar: Denizden çıkan Canavar'ın canlanmış sureti)
"Büyük Babil"e saldırarak dünyadaki bütün sahte dinleri ortadan
kaldıracaktır. Armageddon savaşından önce, Babil Kulesi'nin yapılışıyla
ortaya çıkıp, Babil'den göçle bütün dünyaya yayılarak gelişip çeşitlenen
tüm Babil kökenli dinler yok edilecektir. Bu olayın başlaması için
gerçekleşecek işaret ulusların belirgin bir şekilde yapacakları "barış
ve güvenlik" ilanı olacaktır. Uluslar bu ilanı yaparak dünyanın
sorunlarını çözme yolunda başarılı olduklarını iddia etmiş olacaklar. Bu
barış ve güvenlik ilanı ise, hiçbir şekilde ulusların Dünya'nın
sorunlarını gerçekten çözdükleri anlamına gelmeyecektir.[6] [7] Bu
"Büyük Sıkıntı" adı verilen bir dönemin başlangıcı olacaktır. Büyük
Sıkıntı'nın zirvesi ise Armageddon savaşıdır. Bu savaş yalnızca
Canavar'ı ve Canavar'ın düzenini yeğleyen insanları yok etmekle
kalmayacak, aynı zamanda Şeytan ve cinleri de yakalanarak 1000 yıl hapsedilecekleri "Uçuruma" atılacaklar, Armageddon Savaşı böylece sona ermiş olacaktır.[8]
Kitab-ı
mukaddese göre Armageddon eski düzenin sonu ve yeni düzenin
başlangıcını oluşturan bir dönüm noktası olacak, Atanmış Kral (Mesih)
Armageddon'dan sonra yeryüzünde 1000 yıl krallık sürecektir. Kitabı
Mukaddes'e göre Armageddon'da hayatta kalacak insanlar, Atanmış Kral'ın
yönetiminde Yeryüzünü cennete çevirecekler ve eski dünyanın bütün
dertlerinden uzak sonsuz bir yaşama kavuşmuş olacaklar.[9] Armageddon
savaşı eski düzenin yeryüzüne çevre kirliliği, türlerin yok edilmesi,
savaşlar, terör gibi çeşitli şekillerde verdiği tahribatı engellemek ve Dünya üzerindeki düzeni ve yaşamı insanlar için yaşanabilir kılmak amacıyla tamamen yenilemek için yapılan son savaştır.[10] Armageddon'da olacaklardan bazıları şu şekildedir:
- Gökteki güçler (Şeytan ve cinleri) cezalandırılacaklar: [11]
- Armageddon'a Magog'lu Gog olarak adlandırılan Şeytan'ın ulusları Tanrı'ya karşı kışkırtması yol açacak. [14][15]
- Uluslar masaradaki üzüm gibi çiğnenecekler. [16]
- Kurtulanlar olacak.
Yeri ve Zamanı:
Armageddon'un
başlayacağı zamanın işaretleri Kitabı Mukaddes'te verilmiştir. Ancak bu
işaretler çoğunlukla olaylar olarak verilmiştir. Sayı olarak verilenler
ise belirli bir tarih vermeyi amaçlamaz. Yine de verilen bilgiler
Kitabı Mukaddes'in tümünün birlikte değerlendirilmesiyle
anlaşılabilmektedir. Nebukadnezar'ın gördüğü rüyadaki heykel [23] ve
daha sonra Daniel peygamberin rüyetlerde gördükleri bu zamanların
anlaşılmasında çok önemli bir yer tutar. Burada anlatılanlar Canavar'ı
oluşturan unsurların hangisinin sırayla birbirini takip edeceğine
ilişkindir.[24] Nebukadnessar rüyasında bir heykel görür ve Daniel peygamberin yorumuna göre heykelin altından olan başı Babil'dir. Daha sonra ise sırasıyla başka krallıklar dünya egemenliğinde öne geçeceklerdir. Babil'i sırasıyla, Med-Pers, Yunan, Roma izleyecektir. Bu bilgilerin değerlendirilmesi ise Daniel'in canavarlarla ilgili gördüklerinden kaynaklanır ve yoruma dayanmaz.[25]
Heykel'in
ayaklarıyla ise ikili bir dünya gücünün egemenliği anlatılır. Bu ikili
yapıdaki dünya gücü son dünya gücü olarak yerini alacaktır. Rüya'nın
devamında Tanrı'nın dağından kopan bir taşın heykelin ayaklarına
çarparak heykeli tümüyle parçalayıp yok ettiği anlatılır. Heykel'in
ayaklarının ikili yapıda ortak bir dünya gücü oluşturan Britanya ve ABD olduğu yorumu vardır. Danyal'ın
yaşadığı dönemde ilk dünya gücü olan Mısır ve ikincisi olan Asur
imparatorlukları devirlerini tamamladıklarından, heykel ve hayvanlarla
temsil edilen dünya imparatorlukları Babil ile başlar. Bütün bu
imparatorluklar toplam olarak yedidir ve Vahiy kitabındaki "Denizden
çıkan canavar"ın yedi başını oluşturur. Sıralaması: Mısır, Asur, Babil,
Med-Pers, Yunan, Roma, Britanya-ABD'dir.
Nebukadnessar'ın
gördüğü başı göklere erişen devasa bir ağaçla ilgili rüyasında zamanlar
da sözkonusudur. Burada verilen zaman simgesel 7 vakit olarak
verilmiştir.[26] Buradaki
ağaç ve bu ağaçla temsil edilen Nebukadnessar, asıl olarak Tanrı'nın
Egemenliği'ni temsil etmektedir. Nebukadnessar'ın yedi vaktin sonunda
krallığını geri aldığı gibi Tanrısal Krallık da insanların elinden geri
alınacaktır. Bu rüya ile eski İsrail'in sürgüne gittiği tarihten
itibaren geçecek bir yedi vaktin olacağı ve bu vaktin sonunda ise,
ağacın yeniden filiz(Krallık Filizi) vereceği anlatılır. İsraillilerin
sürgüne gittikleri tarih Mö. 607 yılıdır. Vahiy kitabı 3,5 vakitten 1260
gün olarak sözettiğinden, yedi vaktin 2520 gün olduğu tespiti yapılır
(3,5 + 3,5 = 7), (1260 + 1260 = 2520) ve gün kavramı Kitabı
Mukaddes'teki başka sözlere dayanılarak yıl olarak hesaplandığında 1.
Dünya Savaşı'nın başladığı 1914 yılına varılır. Çünkü yalnızca harfi
olarak hesaplanacak olsaydı bu 2520 gün yalnızca 7 yıl olarak Mö. 600
yılını işaretlemiş olacaktı (Mö. 607 - 7 = Mö. 600). Nebukadnessar'ın
rüyasındaki ağaç ile Atanmış Kral olarak İsa'nın ikinci gelişi
birbiriyle doğrudan ilişkilidir.[27] Çünkü
konuda Canavar'ın süresinin bitimine yakın zamanlarda İsa'nın Atanmış
Kral olarak yetkilendirileceği anlatılır. Bu dönem İsa'nın Atanmış Kral
olduğu "son günler"dir. Son günlere ilişkin olarak ise, öğrencilerinin
İsa'dan kendilerine söylemesini istedikleri belirtiler(alametler) bu
dönemin nasıl olacağı bilgisini verir. İsa Atanmış Kral olarak yetki
aldığı dönemin başlıca işaretlerinin savaşlar, kıtlıklar, depremler ve
salgın hastalıklar olacağını söyler.[28][29][30] Ayrıca kötü bir insan soyunun [31] bu dönemin tümünü yaşayıp göreceğini ve bu nesil ölüp tükenmeden Armageddon'un bu neslin başına geleceğini bildirir.[32][33] Atanmış
Kral Armagedon öncesinde bütün insanlarla ilgili olarak bir yargıda
bulunacak ve buna göre insanlar ölüm ya da yaşam için işaretlenecekler.[34]
Olayların Sırası:
- İsa'nın Atanmış Kral olarak hazır bulunuşu: İsa'nın Daniel kitabına göre Atanmış Kral olarak tahtına geçişi arasındaki 2520 yıllık dönemin bitişidir Mö. 607 (Mö. 606 + 607'den 3 ay) ile Ms. 1914 (1913 + 1914'den 9 ay). Bu tarihten itibaren son günlerin belirtilerinin (alametlerin) görüldüğü bir dönemin oluşması. Belirtilerin tümü birden aynı dönemde meydana gelecek ve hepsi tek bir alameti oluşturacaktır. Benzer şekilde geçmişte de olmuş savaşlar, kıtlıklar, depremler, salgın hastalıklar, yozlaşmış bir insan toplumu, yeryüzünün kirletilmesi şeklindeki belirtiler, tümü birden aynı dönemde oluşmadığı için verilen alameti oluşturmazlar. Bu dönemdeki "bütün bu olayları(belirtileri)" görenlerin tümü ölüp, geçip gitmeden son gelecektir. Bu bir insan neslinin yaşam süresinin ortalaması anlamına gelmez. Bu dönemdeki olayları yaşayıp gören bazı insanlar diğerlerinden daha uzun yaşayabilirler; ancak mutlaka bu dönemden bazı insanlar Armageddon'un geldiğini de görmüş olacaklar.
- Atanmış Kral'ın Krallığı hakkında duyuru yapılması: İncil sözcüğünün anlamı müjdedir ve Atanmış Kral'ın dünya yönetimini ve yeryüzü üzerinde yapacağı değişiklikleri kasteder.[35]
- Ulusların "barış ve güvenlik" ilanı yapmaları: Ulusların dünya sorunlarını halletme yönünde önemli ilerlemeler sağladıklarını iddia etmeleri. Bu iddialar yalnızca sözde kalacak ve gerçek bir "esenlik ve güvenlik" sözkonusu olmayacak.
- Ulusların Tanrı'nın yönlendirmesiyle sahte Babil dinlerini yok etmeleri: Barış ve güvenlik ilanının yapılmasıyla sahte dinleri yok etmek üzere belirlenen zaman gelmiş olacak.
- Armageddon'da ilk saldırıyı uluslar başlatacak: Şeytan ve cinleri bütün ulusları Tanrı'ya karşı savaşmak üzere kışkırtacak. Şeytan ve cinleri Tanrı'nın kendisi için ayırdığı "koyun" türünden insanları yok etmek üzere bütün ulusları saldırıya geçirmesi Armageddon'un başlamasına yol açacak.
- Armageddon'un başlaması: Tanrı'nın kendi toplumunu korumak için derhal harekete geçerek bütün bu ulusları tümüyle yok etmesi. Tanrı bunları yaparken Atanmış Kral İsa'yı (Mikail) ve melek ordularını kullanacak. Armageddon savaşı bütün Yeryüzü'nü kapsayacak ve şiddetli olacak; ancak Armagedon'un şiddeti Yeryüzü'nü bir daha yaşanmaz hale getirecek derecede olmayacak. Armageddon'da Şeytan ve cinleri yakalanıp 1000 yıl için "uçurum"a atılacaklar ve etkisiz kılınacaklar. 1000 yıllık dönemin sonunda ise Şeytan ve cinleri tamamen yok edilecekler.
- Atanmış Kral'ın 1000 yıllık yönetiminin başlaması: Armageddon'da yalnızca Atanmış Kral'ın tarafındaki insanlar sağ kalacaklar, diğerleri ise yok edilmiş olacaklar. Eski dünya düzeni ve destekleyicilerinin olmadığı yeni dönem, İsa'nın Yeryüzü'nü iyiler için cennet haline getireceği göksel bir yönetim dönemi olacak. Atanmış Kral'ın yanında 144000 kişi daha kendisiyle birlikte yardımcı yöneticiler olarak görevli olacaklar. Geçmişte ölmüş kişiler den bir çoğu bu dönem de diriltilecekler ve eğitim alacaklar.
Canavar 666.
Canavar Kitabı Mukaddes'de çeşitli şekillerde ifade edilir. Bazı kısımlarında Nebukadnezar'ın gördüğü rüyadaki heykel olarak, ayrıca Danyal'in
rüyetlerde gördüğü çeşitli canavarlar şeklindedir. Canavar olarak ifade
edilen kavram Kitabı Mukaddes dışı kaynaklara göre farklı adlar da
taşır. Bunların en başta gelenleri aşağıdaki simgelerdir. Bunların
tamamı Canavar 666'ya denk kavramları oluştururlar:
- İştar ve İştar'la aynı kimliğe sahip olup ancak farklı adlar taşıyan bazı tanrıçalar: Astarte, Artemis, İsis, Kibele, Venüs vd.
- Alttaki piramit: Bu piramitin üst kısmı hariç, üstü kesik olan alt kısmı. Bu kısım Piramit 32 olarak adlandırılır.
- Beş Köşeli Yıldız: Venüs (Zühre) gezegenini simgeler. Venüs Dünya ile Güneş arasındadır ve bazı özellikleri nedeniyle İştar'ın simgesidir.
- Dörtgen: Alttaki piramitin tabanını simgeler ve çapraz şekildedir. Bu şekil kutuplara göre köşeleri + şeklini verir.
- Dört Köşeli Yıldız: Dörtgen şeklin kenarlarının inceltilerek yıldız şekline getirilmesinden oluşur. Şekli haça benzese de haç değildir.
- Pusula: Pusula Gülü olarak da adlandırılır. 32 yönü gösterir. 32 olmasının nedeni 33. derecenin Marduk'a ait olmasındandır. (Alttaki piramit: 1 Marduk + 32 = 33) Bu şekilde üst ve alttaki piramitlerdeki 2 adet 33 toplamda Marduk'un sayısı olan 66'yı verir.
- Gül: Özellikle kırmızı gül İştar'ın simgesidir. Kırmızı renk İştar'ın rengidir. Kırmızı gül dikenleriyle birlikte kullanılır; çünkü kan dökme özelliğini gösterir.
- Kalp Sembolü: Kalp sembolünün üst kısmı İştar'ın kalçalarını simgeler. Kalp sembolünün alt kısmı Marduk'un küreği şeklini verir.
Bu
simgeler çoğu zaman Marduk ve Marduk'un diğer sıfatları olan Tammuz ve
Baal'a ait simgelerle birlikte kullanılırlar. Bu şekilde ikili bir yapı
ortaya çıkar. Bu durum iki sevgili şeklinde gösterilir. Baal ile
Astarte, Haç ile Gül (Gül Haç), Lale ile Gül, Piramitin kesik üst kısmı
(1 Marduk) ile piramitin kesik alt kısmı (32'yle temsil edilen Canavar
666) ya da Kartal ile Piramit 32 gibi çeşitli eşleştirmeler bunlar
arasında yer alır. Bütün bunların doğrudan anlamı ise Marduk adıyla
Şeytan ile dünyayı yönetmek için kullandığı Dünya Düzeni'dir. Bu düzenin
başlıca üç temel unsurunu siyasal, ticari ve dinsel unsurlar oluşturur.
Ancak Kitabı Mukaddes Armageddon'da yok edilinceye kadar bu Dünya
Düzeni'nin sürmesine izin verildiğini ve Tanrı'ya ait şeyler dışında
karşı gelinmemesi gerektiğini söyler. Bunun nedeni eksik ve kusurlu da
olsa bir düzenin olmasının, hiçbir düzenin olmayıp bir kargaşa ortamının
oluşmasından daha iyi olmasıdır. Bu yüzden siyasal yapılar yaptıkları
toplumsal hizmetler nedeniyle "Tanrı'nın hizmetçisi" olarak
adlandırılmaktadır. [36]
Baş
kaldıran ve asi sözcükleri Marduk'un, karşı gelen ise Şeytan sözcüğünün
anlamını oluşturur. Bu şekilde her iki ifade de aslında aynı kişiyi
kasteder. Ancak Şeytan sözcüğü çok açık bir şekilde kullanıldığından
birçok yerde bu sözcük yerine Marduk sözcüğü kullanılır. Marduk ve
Şeytan sözcükleri anlam olarak fark taşımazlar. Ayrıca Marduk sözcüğünün
ilk harfi ile ilk iki harfi kullanılarak birçok farklı kullanım alanı
bulunmaktadır. Tıpkı alttaki piramitin tersi olan ve V harfiyle temsil
edilen üstteki bir piramitin olması gibi, Marduk'un M harfinin tersi
olarak da W harfi üstteki ters piramiti simgeleyen V harfiyle birlikte
kullanılır. Lale şekil olarak W harfini verir ve ters duran bir lale de M
harfinin karşılığıdır. M ve W harfleri Marduk'u yani Şeytan'ı
simgelemektedirler. Bu yüzden pek farkedilmese de kutsal sayılan Aum
sözcüğünün simgesinde yan duran bir M ya da W harfi göze çarpar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder